Hâfız Bilâl Efendi'nin Sofya'daki Mezarı |
Tarih boyunca ilkler önemli olmuştur. Bulgaristan Müslüman Türk
topluluğunun tarihindeki ilkler de önemlidir, çünkü ilklerin ardından gelenler
ister istemez bazı hususlarda onların izinden gitmektedir. Şöyle 140 sene
öncesine döndüğümüzde Türklerin Bulgaristan devleti sınırlarında teşkilâtlanmasında
Silistreli Hâfız Bilâl Efendi’nin figürü ön plana çıkmaktadır. Öyleyse kimdir
bu zat?
Hâfız Bilâl Efendi’nin nerede ve ne zaman doğduğu ile ilgili bir bilgi
tespit edemedik. Ancak onun Silistre’de müftülük yapmış olması, ayrıca Karaağaç
ve Silistre’den seçilerek Silistre milletvekilliği yapmış olması Dobruca veya
Deliorman yöresinden olduğunu düşündürmektedir. O yüzden de Silistreli olarak
bilinmektedir. Arşivde elimize geçen farklı belgeler ve yaşadığı dönemde
yayınlanan bazı Türkçe ve Bulgarca gazetelerden elde ettiğimiz bilgi
kırıntılarından anlaşıldığına göre, isimi Bilâl Fehmî olup kendisi hâfızdır. Ayrıca
medresede ders veren değerli bir hoca, yani müderrristir. 1887 yılında Silistre
Müftüsü olarak “Varna Postası” gazetesine yazdığı bir tebrik yazısında ise
bizzat kendisi “es-Seyyid” sıfatını kullanmıştır. Ancak başka bir kaynakta
böyle bir ifadeyi göremediğimiz için Peygamber Efendimizin soyundan olup
olmadığı konusunda net bir şey söylememiz mümkün değildir.
Eldeki bütün veriler değerlendirildikten sonra Hâfız Bilâl Fehmî Efendi’nin
Osmanlı ve Bulgaristan dönemlerinde uzun zaman müderrislik yaptığı
anlaşılmaktadır. Büyük bir ihtimalle bu hizmeti Silistre’deki meşhur
medreselerin birinde yapmıştır. Bulgaristan Osmanlı’dan ayrılıp prenslik haline
gelince Silistre’nin ilk müftüsü 1879 yılında Geçici Rus İdaresi tarafından
görevlendirilen Hasan Sabri Efendi olmuştur. 1880 yılının Haziran ayında düzenlenen
müftü seçimleri sonucunda Hâfız Bilâl Efendi Silistre’nin ikinci müftüsü olmuş
ve bu görevini zaman zaman yaşanan kesintilerle beraber 10 yıl kadar
sürdürmütür. Eldeki kaynaklar değişik münasebetlerle Hâfız Bilâl Efendi’nin
1880, 1883, 1884, 1887 yıllarında Silistre Müftülüğü görevini sürdürdüğünü
belirtmektedir. Fakat siyasî karşıklıklar ve baskılar sonucunda 1884 yılında görevinden
azledildiği de zikredilmektedir. Ancak kısa bir zaman sonra yeniden göreve
geldiği anlaşılmaktadır.
Saygın bir kişiliğe sahip olan Hâfız Bilâl Efendi, müftülüğünün yanı sıra
Silistre bölgesinden milletvekili seçilerek Bulgaristan parlamentosunun birinci
(21.10. – 24. 11. 1879), ikinci (3.03. – 18. 12. 1880) ve üçüncü (10.12.1882 –
25. 12. 1883) Olağan Millet Meclisinde Türk topluluğunu temsil etmiştir. Milletvekilliğine
Petko Karavelov’un riyasetindeki Liberal Parti’den seçilmiştir. Bununla beraber
müftülük ve milletvekilliği yaptığı dönemler zaman itibarıyla çakışmaktadır, o
yüzden iki görevi beraber mi yürüttüğü yoksa zaten kısa süren milletvekilliği
esnasında müftülüğe ara mı verdiği pek netleşmemektedir.
Hâfız Bilâl Efendi, Millet Meclisinde çok fazla bir şey yapabilecek durumda
değildir, zaten Bulgarca bilmediği için sıkıntılı bir süreç yaşadığı
anlaşılmaktadır. Ancak özellikle Müslüman halkı ilgilendiren bazı hususlarda fazla
ön plana çıkmadan aktif olduğu anlaşılmaktadır.
Yürütmüş olduğu müftülük hizmetleri ve milletvekilliği takdir edilen Hâfız
Bilâl Efendi, 1883 yılında Sofya’daki Osmanlı Komiseri Nihad Paşa’nın teklifi
üzerine 3. rütbeden Mecidî Nişân ile ödüllendirilmiştir. Bâb-ı Âlîye sunulan
taltif teklifinde Hâfız Bilâl Efendi’nin Silistre bölgesindeki hayrat, müberrât
ve evkâf emlâkini fevkalâde bir gayret ile cansiperâne ve sâdıkâne bir şekilde
Bulgarların eline geçmesini engelleyerek güzelce idare edip koruduğu ve
“erbâb-ı dirâyet ve istikâmetten beyne’l-ehâlî nâkıdü’l-kelim” bir kimse olduğu
ifade edilmiştir.
1887 senesi sonlarına doğru Silistre’yi ziyaret eden “Varna Postası”
başyazarı Necib Nadir, gazete sayfalarında paylaştığı seyahat notlarında Hâfız
Bilâl Efendi’nin Silistre Müftüsü olduğundan sitayişle bahsederek halk arasında
hürmet gördüğünü, mahkeme ve mektep işlerini iyi takip ettiğini, Türk ve Bulgar
milletvekillerinin kendisini saygıyla andığını ifade etmiştir. Özellikle de
Silistre Müslümanlarının birlik ve beraberliğinde Kırım asıllı Hacı Yahya ile büyük
katkılarının olduğunu da vurgulamıştır. Şu sözleri de söylediklerini açıkça
ortaya koymaktadır: “Silistre ehl-i İslâmı beyninde hakikaten mevcut olan
ittifâk-ı metîn ve vifâk-ı mekîn müftî-i terekkî-perver Faziletlû Hâfız Bilâl
Efendinin eser-i âlî-himmet-i bîhemtâlarıdır.”
Bütün bunlarla beraber Hâfız Bilâl Efendi’yi bizim açımızdan önemli kılan
onun bir de başkent Sofya’da müftülük yapmış olmasıdır. Sofya Müftülüğüne
görevlendirilmesinin tarihi tam tespit edilememekle birlikte 1890’lı yıllarda
Stambolov hükümeti zamanında olduğu açıktır. Kaynaklar Hâfız Bilâl Efendi’nin
1894 yılında Sofya Müftüsü olduğunu göstermektedir. Ayrıca 1896 yılında tekrar
aynı göreve seçildiği bildirilmiştir. Anlaşılan o ki, 1904 yılında Sofya
Müftüsü olarak vefat eden Hâfız Bilâl Efendi 10 yıldan fazla Sofya Müftüsü
olarak hizmet etmiştir.
Başmüftülük kuruluncaya kadar Sofya Müftüsü belirli hususlarda bütün
Bulgaristan Müslümanlarını temsil yetkisine sahip olmuştur. Bulgar ve Osmanlı
devlet yetkilileri ile ilişkiler Sofya Müftüsü üzerinden yürütülmüştür. O
yüzden Hâfız Bilâl Efendi’nin bu süreçteki yeri son derece önemlidir. Bu
görevini başarıyla yürüten Hâfız Bilâl Efendi, Bulgaristan ve Osmanlı
kanunlarını göz önünde bulundurmak suretiyle müftülük teşkilâtını düzene
koyacak bir talimatname taslağını hazırlayıp Haziran 1894’te İstanbul’daki
Meşihat makamına iletmiştir. Meşihat makamınca onaylanan belge iki ay sonra
müftülüğe iade edilerek Bulgar devleti yetkililerine sunulmuştur. Birçok
değişiklik yapılmak suretiyle bu talimatname Eylül 1895’te resmî olarak
onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Her ne kadar arzu edilen seviyede olmasa da bu
kapsamlı düzenleme ileriye dönük ciddi bir adımdır. Bu çalışmalarından dolayı
takdir edilmiş olacak ki, Hâfız Bilâl Efendi, Mart 1896’da Çar Ferdinand’ın
heyetine katılmak suretiyle İstanbul’a resmî ziyarete gitmiştir. Bazı
kaynaklar, bu esnada Meşihat makamını da ziyaret ettiğini bildirmektedir. Bununla
birlikte üstün hizmetlerinden dolayı Hâfız Bilâl Efendi’ye 1896 senesinde İzmir
Payesi verilerek Osmanlı devleti tarafından da taltif edilmiştir.
Daha sonraki yıllarla ilgili elimizde pek bir mâlûmât olmamakla birlikte
Hâfız Bilâl Efendi’nin hizmetlerini sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Ancak bu esnada
kendisine yöneltilen bazı eleştirileri dönemin gazete sayfalarında görmekteyiz.
Ayrıca Sofya’daki Kara Cami olarak bilinen Mimar Sinan’ın eserinin kiliseye
dönüştürülmesi ve bitişiğine eski Başbakan Petko Karavelov’un naaşının
defnedilmesi hususunda gerekli direnci göstermediği ile ilgili dönemin Osmanlı
Komiseri (Elçi) Ali Ferruh Bey tarafından merkeze şikâyet edilerek Karavelov’a
karşı bir sempatisinin olduğu vurgulanmıştır. Bununla beraber eldeki veriler
değerlendirildiğinde Hâfız Bilâl Efendi’nin aslında açık olmayıp devletçe
gasbedilen bu caminin kiliseye dönüştürülmesi ile ilgili imkânları ölçüsünde
tepki gösterdiği anlaşılmaktadır.
Hizmet hayatı boyunca takdir edilecek derecede birçok güzel hizmette
bulunan Hâfız Bilâl Efendi’nin mutlaka hataları da olmuştur. Ama genele
baktığımızda iyiliklerinin çok daha fazla olduğu anlaşılmaktadır. İyisiyle
kötüsüyle bunca yıl hizmetten sonra Hâfız Bilâl Efendi Sofya Müftülüğü gibi
mübarek bir makamda hizmette iken 6 Mayıs 1903 tarihinde vefat etmiştir. O yıllarda
Sofya’da yeni açılmış olan Orlandovtsi Merkez Mezarlığının Türk parseline defnedilmiş
ve mezarı bugüne kadar ayakta kalabilmiştir.
Allah gani gani rahmet eylesin!
Vedat
S. Ahmed
Коментари
Публикуване на коментар