Пропускане към основното съдържание

HASKÖY'DEKİ TARİHÎ ESKİ CAMİMİZ


Hasköy’de Bulunan Adı Üstüne
ESKİ CAMİ


Bulgaristan’ın güney kısmında bulunan Rodop dağlarının kuzey eteklerinde, Trakya ovasında bulunan Hasköy (Haskovo) şehri, Osmanlı üst düzey devlet yöneticilerinden birinin hası olarak küçük bir yerden büyük bir şehre dönüşmüştür. Edirne’nin fethi ile aynı yıllarda Osmanlı ordusu tarafından fethedilen Çirmen sancağı kapsamındaki yerleşim yerlerinden biridir. Osmanlı idaresinin son yıllarına kadar meşhur panayır yeri Uzunca-âbâd (Uzuncaova)’ya izafeten Uzunca-âbâd-ı Hasköy olarak bilinen yerleşim yeri, bir kaza merkezi olarak önceleri Çirmen ve Silistre sancaklarına, daha sonra da Filibe sancağına bağlanmıştır. Hasköy’ün tam fetih tarihi net olmamakla birlikte 1360’lı yıllarda olduğu tahmin edilmektedir. Bu yöreler, Sultan I. Murad döneminde Saruca Paşa tarafından fethedilmiştir.
Bölgenin fethinden sonra bir taraftan imar edilen, diğer taraftan da Anadolu’dan getirilen Türklerle iskân edilen yerleşim yerleri arasında Hasköy de bulunmaktadır. Bu imar faaliyetlerinin izini taşıyan eserlerden biri, Bulgaristan’da bugüne kadar ayakta kalabilmiş en eski camilerimizden biri olan Hasköy merkezindeki Eski Cami’dir.
Aslında Hasköy’ün Osmanlı idaresinde bulunduğu son yıllara doğru (1875) şehirde 4 cami ve 8 mescit bulunmaktadır. Bunların bazılarının isimleri şöyledir: Osman Fakih Mahallesinde Anber Efendi Camisi ve Cami-i Cedid, Kethüdâ Bâlî Mahallesinde bulunan saray yanında Hurşid Ahmed Paşa (Konak) Camisi ve Çarşı Camisidir.
Cami-i Atik Mahallesinde bulunan Eski Caminin yapılışı, inşa kitabesinden anlaşıldığına göre, hicrî 797 (1395) yılının son gününde tamamlanmıştır. Bu açıdan Eski Cami, son derece önemli dinî, tarihî ve kültürel değere sahiptir. Bu mabedin kimin tarafından yapıldığı konusunda ilmî çevrelerde ihtilâf vardır. Ali Kemal Balkanlı’ya göre camiyi yaptıran Fatih’in Sadrazamı Mahmud Paşa’dır. İbrahim Tatarlı, caminin Saruca Paşanın oğlu Umur Bey tarafından yaptırıldığı görüşündedir. Ekrem Hakkı Ayverdi ise camiyi Saruca Paşa’ya atfetmiştir. Ancak ona göre, Saruca Paşa, II. Murad döneminin devlet adamlarındandır. Bu paşa, isim benzerliğinden dolayı kaynaklarda sıkça I. Murad’ın uç beylerinden olan Saruca Paşa ile karıştırılmaktadır. “Vakıf Eserleri Envanteri” adlı çalışmada ise cami Sarıca İbrahim Paşa adına kaydedilmiş ve bunun neye göre böyle olduğu açıklanmamış, sunulan belgelerle de çelişkili görünmektedir.
Yaptığımız araştırmalar sonucu vardığımız kanaate göre, Eski Cami, Murad Hüdavendigâr ve Yıldırım Bayezid’in komutanlarından, Çirmen’in ilk sancakbeyi, Umur Beyin babası Sarıca Paşa (Emir Sarimüddin)’dir. Bu kanaatin oluşma sebebi, Saruca Paşa ile oğlu Umur Beyin vakıfları ile ilgili vakfiyenin olması ve bazı Osmanlı evrakında caminin Saruca Paşanın adıyla anılmasıdır. Saruca Paşanın vefatından kısa bir zaman sonra Umur Bey tarafından tanzim edilen 818/1415 tarihli vakfiye ve caminin 797 (1395) tarihini taşıyan kitabesi beraber incelendiğinde Eski Caminin Saruca Paşa tarafından yapıldığı açıkça anlaşılmaktadır. Ayrıca aynı mahallede oturan Hacı Ebu Bekir’in vakfiyesinde bugünkü Eski Cami yakınında Saruca Paşanın mukataalı arsasının olduğu zikredilmekte, E. H. Ayverdi ve başka kaynaklarda Saruca Paşanın Hasköy’deki cami, kervansaray, hamam, imaret ve zaviyesinden bahsedilmektedir. Bunların bir külliye olarak inşa edildiği anlaşılmaktadır. Nitekim Hasköy’ün hamamlarından biri Eski Hamam olarak adlandırılmış ve camiye yakın bir mesafede konumlanmıştır. Hatta E. H. Ayverdi, Saruca Paşa vakfı mütevellilerinin kadıya müracaat ederek Saruca Paşa Camisinin tamirine gelir sağlamak için kasabadaki 4 halvet, bir göbek taşı, camekân ve muştemilâtı hâvî hamamı 1713 yılında Hacı İsmail’e icara verdiklerini bildirmiştir.
Bütün bunlardan anlaşılan Hasköy’deki Eski Cami/Saruca Paşa Camisi yapılış tarihi itibarıyla Yanbolu’daki Eski Cami ile beraber Bulgaristan’da faal olan en eski cami olma hüviyetine sahiptir. Hiç şüphesiz, caminin bugüne gelmesi, farklı dönemlerde geçirdiği tamirlerle mümkün olmuştur. En son tamiri ise Hasköy Bölge Müftülüğünün öncülüğünde geçen sene sonlarında tamamlanmış ve bir ay kadar önce yeniden ibadete açılmıştır. (15 Haziran 2019'da da resmî açılış merasimi yapılmıştır.)
Cami, tarihî özelliklerinin yanısıra şu özelliklere sahiptir: Eskiden sâde olan minberi şimdi ahşap kaplanmış, tamamen yenilenmiş dokuz basamaklı minberi de ahşaptır. Ahşap yapılı genişçe mahfili sekiz adet ahşap sütun üzerine oturmuştur. 8x12 metre ölçülü dikdörtgen planla yapılan caminin son cemaat mahallinin iki tarafında cemaat ve encümen odaları bulunmaktadır. Tavanı ahşap, çatısı ise kiremitle örtülüdür. Taş duvarlarında ikişer üst pencere bulunmaktadır. Bir de encümen odasından dışarıya açılan penceresi vardır. Caminin güzel kâgir minaresi neredeyse bir metreye yakın meyillidir, o yüzden son tamirde temelleri iyice sağlamlaştırılmıştır. Ayrıca bu tamir esnasında daha önce belirli bir dönem son cemaat mahallinde bulunan abdestlik ve tuvaletler dışarıya taşınmıştır.
Şehrin merkezinde, Bölge Müftülüğü binasının hemen bitişiğinde bulunan Eski Cami, beş vakit ve Cuma namazlarında açık olup cemaatiyle şenlenmektedir. Gayretli encümenler Sabahattin ve İsa beyler caminin bakımıyla yakinen ilgilenirken yeni imamı Şükrü Hoca da cemaati tenvir etmektedir.

Bu yazı, "Müslümanlar" dergisinin Mart 2019'da yayınlanan 3. sayısında yayınlanmıştır.

Коментари

Популярни публикации от този блог

Selvi Boylu Minaresiyle Servi (Sevlievo) ÇOBANOĞLU CAMİSİ

Selvi Boylu Minares iyle  Servi (Sevlievo) Kasabası  ÇOBANOĞLU CAMİSİ “Selvi... Karşıdan görünen sevimli minareleri... Türklerden kalma saat kulesi, köprüsü, hükûmet konağı ile bir Türke daha mûnis, daha muhabbetli gibi görünüyor.” Sözleriyle başlıyor 1923 senesinde “Deliorman” gazetesinde yayınlanan “Razgrad’dan Plevne’ye” başlıklı yazı. Devamında kasabadaki Sultan Abdülaziz devrine ait görkemli taş köprüden, Selim Paşa hayrâtı olan çeşmelerden, 1193/1779-1780’de yapılan saat kulesinden, dört sınıflı Türk mektebinden ve gayretli müftüsü Hâfız Sâbit Efendiden söz ediyor... Aslında Servi/Selvi (Sevlievo) kasabası Koca Balkan’ın hemen hemen eteklerinde bulunan bir Türk yerleşim yeridir. 922/1516 yılından kısa bir zaman önce Türklerin iskân edilmesiyle kurulmuştur. Tabiî, civarda başka Türk köyleri de kurulmuş; Akıncılar, Malkoçlu, Ali Fakih, Çadırlı, Ulûfeci gibi isimler tamamen Türklük, fetih, evlâd-ı fâtihân kokuyor. 1516 yılında 18 hanelik yeni bir Türk yerleşim yeri olan Niğb

Mücadeleci Gazeteci ve Çanakkale Gazisi: MAHMUT NECMEDDİN DELİORMAN

Mücadeleci Gazeteci ve Çanakkale Gazisi MAHMUT NECMEDDİN DELİORMAN (1897-1973) Bulgaristan Türklerinin kültürel hayatında önemli bir yeri olan Mahmud Necmeddin (Deliorman), ömrünü gazetecilikle geçiren biri olmakla beraber siyasî ve toplumsal faaliyetlerde de bulunan bir şahsiyettir. Görüş ve çalışmaları sebebiyle Bulgaristan’da yaşadığı dönemde farklı tartışmalar içerisinde yer almış aydının kişiliği, eserleri ve fikirlerinin tanınması, Bulgaristan Müslümanları tarihinin daha iyi anlaşılması açısından önem arz etmektedir.  Mahmut Necmeddin, 1897/1898 yılında Razgrad şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası Hâfızoğulları sülâlesinden Ahmed Ağanın oğlu saraç Salih Efendi, annesi ise Kırımlı Hacı Hasan kızı Ayşe Hanımdır. İlk ve orta (rüşdiye) eğtimini doğduğu şehirde alan Mahmut Necmeddin, Balkan Savaşları sonrasında 16 yaşındayken Sofya’ya gitmiş ve orada Türkçe yayınlanan “Tunca”, “Resimli Türk Sadası” ve “Türk Sadası” gazetelerinde stajyer olarak çalışarak haber toplamış, tercüm