Selvi Boylu Minaresiyle Servi (Sevlievo) Kasabası
ÇOBANOĞLU CAMİSİ
“Selvi...
Karşıdan görünen sevimli minareleri... Türklerden kalma saat kulesi, köprüsü,
hükûmet konağı ile bir Türke daha mûnis, daha muhabbetli gibi görünüyor.”
Sözleriyle başlıyor 1923 senesinde “Deliorman” gazetesinde yayınlanan
“Razgrad’dan Plevne’ye” başlıklı yazı. Devamında kasabadaki Sultan Abdülaziz
devrine ait görkemli taş köprüden, Selim Paşa hayrâtı olan çeşmelerden, 1193/1779-1780’de yapılan saat kulesinden, dört sınıflı Türk mektebinden ve gayretli
müftüsü Hâfız Sâbit Efendiden söz ediyor...
Aslında Servi/Selvi (Sevlievo) kasabası Koca Balkan’ın hemen hemen eteklerinde bulunan bir Türk yerleşim yeridir. 922/1516 yılından kısa bir zaman önce Türklerin iskân edilmesiyle kurulmuştur. Tabiî, civarda başka Türk köyleri de kurulmuş; Akıncılar, Malkoçlu, Ali Fakih, Çadırlı, Ulûfeci gibi isimler tamamen Türklük, fetih, evlâd-ı fâtihân kokuyor. 1516 yılında 18 hanelik yeni bir Türk yerleşim yeri olan Niğbolu sancağı Tırnova kazası Servi köyü zamanla gelişerek 1600’lu yılların hemen başında Hotaliç nahiyesinin ve sonraları kazasının merkezi olarak karşımıza çıkıyor. Tabiî, bu arada 75 hanelik kasabada 9 hane Bulgar da peydâ oluyor. Böylece bir kaza merkezi olarak gelişirken küçük Servi kasabası, XIX. asırda büyükçe bir kasaba oluyor. Haneleri dört sayılı, nüfusu beş rakamlı oluyor. Kasabanın büyüyüp gelişmesine en açık delillerden birisi de camileridir.
Nitekim daha
XVII. asrın hemen ilk yıllarında sadece Yukarı mahallede imam, hatip ve
müezzini olan bir cami, yani Eski Cami varken daha sonra Orta Cami, Aşağı Cami,
Yukarı Cami yapıldığı Servi kazası ile ilgili Bulgarca yayınlanan Osmanlı
dönemi belgelerinden anlaşılmaktadır.
1845 senesinde
kasabayı ziyaret eden Arif Hikmet, dört camiyi ismen zikretmiştir: Çarşı
Camisi, Hacı Hüseyin Ağa Camisi, Çobanoğlu Camisi, Şabanoğlu/Aşağı Mahalle
Camisi. E. H. Ayverdi ise bunlara ilâveten Hasanoğlu Ali Ağa ve Akçelizade
Mehmed Bey camilerini kaydetmiştir. Ancak 1869 senesi Tuna Vilâyeti Salnamesi kasabada
10 cami göstermektedir. Servi’de
muallimlik yapan Osmanpazarlı İbrahim Hakkı ise 5 cami ile 4 mescitten söz etmiştir.
Ayrıca 1924’te bunlardan sadece Aşağı Mahalle ve Çobanoğlu camilerinin ayakta
olduğunu bildirmiş ve “...bunların da cemaati günde bir defa olmak üzere imamla
beraber birkaç kişiden ibarettir.” diye kaydetmiştir. Yine onun verdiği
bilgilere göre, Çarşı Camisi külliyesi (kanaatimizce Piri Mehmed Paşa vakfı
olan cami, medrese, mektep ve akarât) Rus-Türk Harbinden sonra peyderpey
yıkılarak 1910’lu yıllarda yerine okumaevi ve kültür salonu yapılmıştır.
Servi ile
ilgili çalışmalarında M. Kiel, kasabada cami kalmadığını bildirmişse de merkeze
yakın bir yerde bulunan küçük tarihî cami korunarak günümüze kadar gelmiştir. Bu mabedin
saydıklarımızdan hangisi olduğu konusunda uzun bir zaman tereddüt etmekle birlkte Çobanoğlu Camisi olduğu ihtimali üzerinde duruyorduk. Nitekim Bulgaristan Başmüftülüğünce 1920'li yıllarda hazırlanan bir vakıf defteri, bu husustaki tereddütlerimizi gidererek Servi'de günümüze kadar gelen tarihî caminin "Opalçenska sokağıda bulunan ve yanında bir odalı ahşap mektebi de olan" kârgir yapılı Çobanoğlu Camisi olduğu belgelenmiştir.
Küçük, derli
toplu bir mahalle camisi, belki de ilk zamanlarda mescit olan bu cami, yıkılan
Çarşı Camisine birkaç yüz adım mesafede bulunmaktadır. Dikdörtgen planlı inşa
edilmiştir. Öyle ki, ibadet mahalli içten takriben 5,5 x 7,5 metredir. Caminin
bütünü ise dıştan 7 x 13 metre ebadındadır. Mimari ve sanat bakımdan herhangi
bir özelliği bulunmayan cami kırma çatı ile örtülmüştür. Mihrabı sade ve basit
olup üstü kovan şeklinde yapılmıştır. Minberi ise tamamen yenilenmiş ve belki
mescitten camiye dönüştürmek için sonradan konmuştur. Ahşap mahfili iki ahşap
sütun üzerine kurulmuş ve ön kısmında ahşap korkuluk vardır. Mahfilin altında
yukarı çıkan ahşap merdiven bulunmakta
dır ki, aynı yerden minareye de çıkılmaktadır. Caminin sağ arka tarafında bulunan minaresi oldukça güzel ve dikkat çekicidir. Gövdesi düz ve kireçli, şerefesinin altı estetik bir halka ile çevrilidir. Tek şerefeli, kurşun külâhlı ve alemle taçlanmıştır.
dır ki, aynı yerden minareye de çıkılmaktadır. Caminin sağ arka tarafında bulunan minaresi oldukça güzel ve dikkat çekicidir. Gövdesi düz ve kireçli, şerefesinin altı estetik bir halka ile çevrilidir. Tek şerefeli, kurşun külâhlı ve alemle taçlanmıştır.
Caminin üst
sıradaki pencereleri küçük, alt sıradakiler ise biraz daha büyüktür ve
dikdörtgen formludur. Giriş kapısının üstüne kemer yapılmıştır. Onun üzerinde
ise duvara oluşturulmuş levha içerisine sonradan kelime-i tevhid ve havkale
yazılmıştır. Bu eserin oldukça göz
dolduran son cemaat mahalli var. Altı tuğla sütunla güzel bir görünüm
kazandırılmıştır. Bir de zamanla caminin sağ duvarına bitişik olarak cemaat
odası ve abdestlik yapılmıştır. Caminin kısmen demir parmaklılar, kısmen de taş
ve tuğla duvarla çevrili bahçesi ve orada bulunan yeni kamelyası güzel bir
görünüme sahiptir.
Kasabada yeni
bir caminin yapılması sebebiyle on beş sene kadar kapalı kalan cami, ilgili ve duyarlı Müslümanlar sayesinde korunmuşsa da onarım ihtiyacı olmuştur. Yıllar sonra 2019 yılının Ramazan ayında camiden yeniden ibadete açılarak namaz vakitlerinde hizmet vermeye başlamıştır. 2023 yılında Avrupa Parlamentosu ALDE/HÖH Milletvekili Servili İlhan Küçük'ün teşebbüsü ve ciddî desteğinin yanı sıra bazı hayırseverlerin katkılarıyla cami tamamen onarılmış, müştemilâtı işlevsel hâle getirilmiş, çevre düzenlemesi yapılmış, avlusuna çocuk bahçesi de oluşturularak çok güzel bir eser olarak ortaya çıkarılmış ve 19 Nisan 2024 tarihinde bir açılış merasimiyle Cuma namazında yeniden ibadete açılmıştır. Az da olsa cemaati
bulunmakta olan Çobanoğlu Camisi namaz ve diğer dinî vecibeler için açıktır.
Vedat S. Ahmed
Коментари
Публикуване на коментар