Пропускане към основното съдържание

SOFYA MEZARLIĞINDA YATAN OSMANLI PRENSESİ

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilân edilmesiyle yurtdışında ikamete zorlanan Osmanlı hanedanı üyeleri dünyanın dört bir tarafına yerleşmişler, bir kısmı da Bulgaristan’ı mekân tutmuşlardır. Başkent Sofya’ya yerleşenler arasında Sultan V. Murad’ın kızı Fatıma Sultan da bulunmaktadır.
Sofya’ya yerleştikten birkaç yıl sonra sonra Sultan (Prenses), 23 Kasım 1930 tarihinde bu dünyaya vedâ etmiştir. O yüzden naaşı Sofya şehrinde bulunan Orlandovtsi Merkez Mezarlığındaki Türk parseline defnedilmiştir. Osmanlı hanedanı üyesinin vefatı münasebetiyle Sofya Banyabaşı Camiinde mevlid-i şerif okutulduğu o dönemin basınında duyurulmuştur.
Bir zamanlar mezarlığın Müslümanlara ait kısmında bulunan gasilhanenin yakınlarına defnedilmiş olan Fatıma Sultan’ın mezarı ufak sütunlar ve güzel işlenmiş demir parmaklık ile çevrilerek koruma altına alınmıştır. Mezartaşlarıı ise özel olarak hazırlanıp baş ucundaki estetik değere sahip taşın ön tarafına Osmanlıca, arka tarafına da Bulgarca yazılar hakkedilmiştir. Aynı taşın ön tarafına Prensesin babası Sultan V. Murad’ın tuğrası da işlenmiştir.  
Çocukları uzun zaman Bulgaristan’da yaşadıktan sonra komünizm dönemi Devlet Emniyeti (DS)’nin binbir baskısına maruz kaldığı için buldukları ilk fırsatta Batı ülkelerine kaçarak annelerini yâd ellerde bırakmışlardır. Herşeye rağmen belirli bir döneme kadar Sofyalı Türklerce kabri ziyaret edilen Fatıma Sultan, son dönemlerde sadece birkaç Sofyalı vefakârın duasıyla yâd edilir olmuştur.
Zaman zaman ziyaret ettiğimiz  Sofya'daki Türk mezarlığı  bir asra yakın bir zamandan beri sessizce ve garip bir halde mezarlığın bir köşesinde yatan Fatıma Sultan’ın mezarı içimizi sızlatıyor. Zira barbarlar mezarı kuşatan demir parmaklıklar ve zincirler 2011 yılında keserek almışlar, çalmışlar. Bu da yetmiyormuş gibi, mezartaşının üst kısmına ustalıkla işlenen Sultan V. Murad’ın tuğrası da kırılmış vaziyette. İçler acısı bir vahşet... İnsana cansız olarak yattığı mezarında bile rahat yok... 
***
Fatıma Sultan’a Dair Birkaç Söz:
Fatıma Sultan, 30 Mayıs – 31 Ağustos 1876 tarihleri arasında sadece doksan üç gün tahtta kalan Osmanlı Sultanlarından V. Murad’ın kızıdır. Tarih kaynaklarında 19 Haziran 1879 tarihinde Çırağan Sarayı’nda doğduğu bildirilmektedir. Annesi Resan Hanımefendi’dir. Eşi Mahmud Refik olup tespit edebildiğimiz kadarıyla çocukları şunlardır: Ayşe Hatice Hanımefendi, Mehmed Ali Beyefendi, Celaleddin İris, Aliye Sultan. Eceli gelmiş ve yakalandığı hastalık sebebiyle sürgünde bulunduğu Sofya’da iken 23 Kasım 1930 tarihinde vefat etmiştir. Bazı kaynaklar vefat tarihini 1932 gösterse de mezartaşındaki tarih çok net bir biçimde 1930’u göstermektedir.

Fatıma Sultan’ın Mezartaşındaki Sözler:
Tuğra: Mehmed Murad Hân bin Abdülmecîd el-muzaffer dâimâ.
Osmanlı pâdişâhlarından cennetmekân Sultân Murâd-ı Hâmis Hazretlerinin kerîmeleri olup hasbe’l-kader bu diyâr-ı gurbetde rahmet-i Rahmâna ilticâ eden mağfûretün lehâ Fâtıma Sultân Hazretlerinin kabr-i münevverleridir.”
2 Receb Sene 1349 – Pazar                                                               
23 Teşrîn-i sânî (Kasım) Sene 1930

Коментари

Популярни публикации от този блог

Selvi Boylu Minaresiyle Servi (Sevlievo) ÇOBANOĞLU CAMİSİ

Selvi Boylu Minares iyle  Servi (Sevlievo) Kasabası  ÇOBANOĞLU CAMİSİ “Selvi... Karşıdan görünen sevimli minareleri... Türklerden kalma saat kulesi, köprüsü, hükûmet konağı ile bir Türke daha mûnis, daha muhabbetli gibi görünüyor.” Sözleriyle başlıyor 1923 senesinde “Deliorman” gazetesinde yayınlanan “Razgrad’dan Plevne’ye” başlıklı yazı. Devamında kasabadaki Sultan Abdülaziz devrine ait görkemli taş köprüden, Selim Paşa hayrâtı olan çeşmelerden, 1193/1779-1780’de yapılan saat kulesinden, dört sınıflı Türk mektebinden ve gayretli müftüsü Hâfız Sâbit Efendiden söz ediyor... Aslında Servi/Selvi (Sevlievo) kasabası Koca Balkan’ın hemen hemen eteklerinde bulunan bir Türk yerleşim yeridir. 922/1516 yılından kısa bir zaman önce Türklerin iskân edilmesiyle kurulmuştur. Tabiî, civarda başka Türk köyleri de kurulmuş; Akıncılar, Malkoçlu, Ali Fakih, Çadırlı, Ulûfeci gibi isimler tamamen Türklük, fetih, evlâd-ı fâtihân kokuyor. 1516 yılında 18 hanelik yeni bir Türk yerleşim yeri olan Niğb

Mücadeleci Gazeteci ve Çanakkale Gazisi: MAHMUT NECMEDDİN DELİORMAN

Mücadeleci Gazeteci ve Çanakkale Gazisi MAHMUT NECMEDDİN DELİORMAN (1897-1973) Bulgaristan Türklerinin kültürel hayatında önemli bir yeri olan Mahmud Necmeddin (Deliorman), ömrünü gazetecilikle geçiren biri olmakla beraber siyasî ve toplumsal faaliyetlerde de bulunan bir şahsiyettir. Görüş ve çalışmaları sebebiyle Bulgaristan’da yaşadığı dönemde farklı tartışmalar içerisinde yer almış aydının kişiliği, eserleri ve fikirlerinin tanınması, Bulgaristan Müslümanları tarihinin daha iyi anlaşılması açısından önem arz etmektedir.  Mahmut Necmeddin, 1897/1898 yılında Razgrad şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası Hâfızoğulları sülâlesinden Ahmed Ağanın oğlu saraç Salih Efendi, annesi ise Kırımlı Hacı Hasan kızı Ayşe Hanımdır. İlk ve orta (rüşdiye) eğtimini doğduğu şehirde alan Mahmut Necmeddin, Balkan Savaşları sonrasında 16 yaşındayken Sofya’ya gitmiş ve orada Türkçe yayınlanan “Tunca”, “Resimli Türk Sadası” ve “Türk Sadası” gazetelerinde stajyer olarak çalışarak haber toplamış, tercüm

HASKÖY'DEKİ TARİHÎ ESKİ CAMİMİZ

Hasköy’de Bulunan Adı Üstüne ESKİ CAMİ Bulgaristan’ın güney kısmında bulunan Rodop dağlarının kuzey eteklerinde, Trakya ovasında bulunan Hasköy (Haskovo) şehri, Osmanlı üst düzey devlet yöneticilerinden birinin hası olarak küçük bir yerden büyük bir şehre dönüşmüştür. Edirne’nin fethi ile aynı yıllarda Osmanlı ordusu tarafından fethedilen Çirmen sancağı kapsamındaki yerleşim yerlerinden biridir. Osmanlı idaresinin son yıllarına kadar meşhur panayır yeri Uzunca-âbâd (Uzuncaova)’ya izafeten Uzunca-âbâd-ı Hasköy olarak bilinen yerleşim yeri, bir kaza merkezi olarak önceleri Çirmen ve Silistre sancaklarına, daha sonra da Filibe sancağına bağlanmıştır. Hasköy’ün tam fetih tarihi net olmamakla birlikte 1360’lı yıllarda olduğu tahmin edilmektedir. Bu yöreler, Sultan I. Murad döneminde Saruca Paşa tarafından fethedilmiştir. Bölgenin fethinden sonra bir taraftan imar edilen, diğer taraftan da Anadolu’dan getirilen Türklerle iskân edilen yerleşim yerleri arasında Hasköy de bulunmak