Пропускане към основното съдържание

Mehmed Âkif Ersoy'un İlk Yazı ve Şiirlerinden Biri

Türkiye'nin Millî Marşını kaleme alarak haklı bir şöhret kazanan şair, yazar, fikir adamı Mehmed Âkif Ersoy, Filibe'de yayınlanmaya başlayan GAYRET gazetesini tebrik mahiyetinde gazeteye bir yazı ve şiir göndermiştir.
Gazetenin 29 Receb 1321 (26 Ocak 1895) tarihli 3. sayısının 2. sayfasında neşredilen bu "tebriknâme" Âkif'in ilk basılan eserlerinden olma özelliğini taşımaktadır.


Edirne vilâyeti baytar müfettişi ve vekili izzetli Hâfız Âkif Beyefendinin gazete-i âcizânemiz hakkında hâme-i i‘câz-nümâ-yı âlîsinden çıkan iltifâtnâme-i belâgat-intimâsıyla târîh-i mücevher-i garrâsıdır

Hazreti muharrir!
Bir şevk-i Hudâ-pesendâne ile neşrine ibtidâr buyurulacağı evvelce sâmia-nevâz-ı mübâhâtım olan Gayret’in bu günlerde sâha-i matbûâta şu'le-rîz-i kemâl olduğunu meziyet-i şinâsân-ı irfândan Naîm Bey biraderimizden istibşâr eyledim.
Şu ciddî gayretinizle âlem-i İslâm’ı kendinize minnetdâr etmek gibi bir şanlı muvaffakiyete mazhar olabileceğinizi söylersem teşebbüs-i cemîlinizin vereceği netîcenin parlaklığını nazar-ı basîretinize şimdiden arz etmiş olurum.
Mahsûl-i hâme-i hamiyetiniz olan Gayret’in ilk nüshasının mütâlaasıyla tenvîr-i bâsıre-i vicdân eylediğim zaman azamet-i iktidârınızı kemâl-i hayretle takdir etmekte iken böyle ciddî bir eserin arzû-yı bekâsına âid hissiyât-ı hâlise-i fuâdiyeme tercümân-ı sâdıku’l-beyân olan lisânım “Ber-devâm olsun Rızâ’nın himmeti” mısra-ı bercestesini makâm-ı irticâlde îrâd ediverdi ki hem-bezm-i kemâlleri bulunduğum zevâttan şâir-i belîgu’l-makâl Ârif  Bey mısraın sene-i hâzıra-i kameriyeyi gösterir bir târîh-i mücevher olduğunu, binâenaleyh şu niamü’t-tesâdüfün Gayret hakkında bir fâlü’l-hayr addedilmek lâzım geleceğini söylediler.
Mâhiyet-i esere dâir teşrîhât-ı dûr u dirâza zemîn müsâid ise de kesret-i meşâgil mâni‘-i tatvîl olduğundan

Âlem-i İslâm’ı minnetdârın etti Gayret’in
Tâ ebed tezkîre şâyândır şu ulvî himmetin

Yek-zebân-ı iftihârız zâtını takdîste
Hak bilir hayrânıyız fikrindeki kudsiyyetin

Âferin ey kıble-i erbâb-ı irfân âferin!
Oldu âlem feyz-yâb-ı hâme-i zî-kudretin

Çok zamanlar müstefîd-i fazlın olsun ârifân
Dâimâ takdîr edilsin böyle hüsn-i hizmetin

An samîmi’l-kalb tebrik eyliyorlar Gayret’i
İ‘tilâ-yı şânına ikdâm edenler milletin

Manzûme-i ihlâs-meâli ile hâtime-nüvîs-i makâl olurum, aleyke bi-avnillâh.

Коментари

Популярни публикации от този блог

Selvi Boylu Minaresiyle Servi (Sevlievo) ÇOBANOĞLU CAMİSİ

Selvi Boylu Minares iyle  Servi (Sevlievo) Kasabası  ÇOBANOĞLU CAMİSİ “Selvi... Karşıdan görünen sevimli minareleri... Türklerden kalma saat kulesi, köprüsü, hükûmet konağı ile bir Türke daha mûnis, daha muhabbetli gibi görünüyor.” Sözleriyle başlıyor 1923 senesinde “Deliorman” gazetesinde yayınlanan “Razgrad’dan Plevne’ye” başlıklı yazı. Devamında kasabadaki Sultan Abdülaziz devrine ait görkemli taş köprüden, Selim Paşa hayrâtı olan çeşmelerden, 1193/1779-1780’de yapılan saat kulesinden, dört sınıflı Türk mektebinden ve gayretli müftüsü Hâfız Sâbit Efendiden söz ediyor... Aslında Servi/Selvi (Sevlievo) kasabası Koca Balkan’ın hemen hemen eteklerinde bulunan bir Türk yerleşim yeridir. 922/1516 yılından kısa bir zaman önce Türklerin iskân edilmesiyle kurulmuştur. Tabiî, civarda başka Türk köyleri de kurulmuş; Akıncılar, Malkoçlu, Ali Fakih, Çadırlı, Ulûfeci gibi isimler tamamen Türklük, fetih, evlâd-ı fâtihân kokuyor. 1516 yılında 18 hanelik yeni bir Türk yerleşim yeri olan Niğb

Mücadeleci Gazeteci ve Çanakkale Gazisi: MAHMUT NECMEDDİN DELİORMAN

Mücadeleci Gazeteci ve Çanakkale Gazisi MAHMUT NECMEDDİN DELİORMAN (1897-1973) Bulgaristan Türklerinin kültürel hayatında önemli bir yeri olan Mahmud Necmeddin (Deliorman), ömrünü gazetecilikle geçiren biri olmakla beraber siyasî ve toplumsal faaliyetlerde de bulunan bir şahsiyettir. Görüş ve çalışmaları sebebiyle Bulgaristan’da yaşadığı dönemde farklı tartışmalar içerisinde yer almış aydının kişiliği, eserleri ve fikirlerinin tanınması, Bulgaristan Müslümanları tarihinin daha iyi anlaşılması açısından önem arz etmektedir.  Mahmut Necmeddin, 1897/1898 yılında Razgrad şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası Hâfızoğulları sülâlesinden Ahmed Ağanın oğlu saraç Salih Efendi, annesi ise Kırımlı Hacı Hasan kızı Ayşe Hanımdır. İlk ve orta (rüşdiye) eğtimini doğduğu şehirde alan Mahmut Necmeddin, Balkan Savaşları sonrasında 16 yaşındayken Sofya’ya gitmiş ve orada Türkçe yayınlanan “Tunca”, “Resimli Türk Sadası” ve “Türk Sadası” gazetelerinde stajyer olarak çalışarak haber toplamış, tercüm

HASKÖY'DEKİ TARİHÎ ESKİ CAMİMİZ

Hasköy’de Bulunan Adı Üstüne ESKİ CAMİ Bulgaristan’ın güney kısmında bulunan Rodop dağlarının kuzey eteklerinde, Trakya ovasında bulunan Hasköy (Haskovo) şehri, Osmanlı üst düzey devlet yöneticilerinden birinin hası olarak küçük bir yerden büyük bir şehre dönüşmüştür. Edirne’nin fethi ile aynı yıllarda Osmanlı ordusu tarafından fethedilen Çirmen sancağı kapsamındaki yerleşim yerlerinden biridir. Osmanlı idaresinin son yıllarına kadar meşhur panayır yeri Uzunca-âbâd (Uzuncaova)’ya izafeten Uzunca-âbâd-ı Hasköy olarak bilinen yerleşim yeri, bir kaza merkezi olarak önceleri Çirmen ve Silistre sancaklarına, daha sonra da Filibe sancağına bağlanmıştır. Hasköy’ün tam fetih tarihi net olmamakla birlikte 1360’lı yıllarda olduğu tahmin edilmektedir. Bu yöreler, Sultan I. Murad döneminde Saruca Paşa tarafından fethedilmiştir. Bölgenin fethinden sonra bir taraftan imar edilen, diğer taraftan da Anadolu’dan getirilen Türklerle iskân edilen yerleşim yerleri arasında Hasköy de bulunmak