Deliorman’ın Yanık
Sesli Hocası:
NUTFULLAH RECEB
(d. 1931)
Bazı insanlarda
ilim vardır, bazılarında ise irfan... En güzeli bunların ikisine de sahip
olmaktır. Ancak herkesin bu iki haslete sahip olma imkânı bulunmuyor. İlim
sahibi olup da irfandan mahrum olan insan değerli olmakla birlikte kusurludur.
Pek fazla ilim sahibi olmasa da halk irfanına sahip olan kişi, noksanlarına
rağmen, her zaman ilme istekli ve ilim sahiplerine gıptayla ve hürmetle
bakmaktadır. Pek fazla mektep görmeyip mürekkep yalamayan, ama Deliorman
odalarında ilim ve irfan sahibi insanlar etrafında bulunarak terbiye gören
güzel insanlardan biri 90 yaşındaki Nutfullah Recebov’tur.
Nutfullah Aga ile tanışıklığımız 25 yıl öncesine
uzanıyormuş... “Uzanıyormuş” diyorum, çünkü fakir unutmuş, ama 90’lık delikanlı
Nutfullah Receb unutmamış ve 25 sene sonra görüştüğümüzde “Hocam, sen filân
sene Işıklar (Samuil)’de yapılan güreşlere giderken bizim camiye uğradın ve
bize namaz kıldırdın” diyerek çeyrek asır önceki olayı hatırlattı!
Deliorman’ın güngörmüş,
mütevazı ve hoşsohbet insanlarından biri olan Nutfullah Receb Mehmed, 1931 senesinde Şumnu
iline bağlı Şeytancık (Hitrino) belediyesi Demirciköy (Strahilitsa)’da beş
çocuklu bir Türk ailesinde dünyaya gelir. Babası Receb Hocanın Nutfullah’tan
başka üç oğlu ve bir kızı olup her birine zamanın şartlarına göre terbiye verir,
fazla okutamasa da belirli değerleri aşılar. Demirciköy’de imamlık yapan Receb
Hoca, oğulları Nutfullah ve Nurullah’a belirli seviyede din eğitimi vermiş
olacak ki, yıllarca küçük kardeş Nurullah, birkaç yıldır da ağabey Nutfullah, belediye
merkezi Şeytancık camisinin imamlığını yaparlar.
Nutfullah
Receb, köyünde ilk mektepte Kur’ân okumayı ve belli başlı dinî bilgileri
öğrenmiş, tam tecvit üzere okuyacakken hayat şartları onu mektebe devam
etmekten alıkoyar. Ama küçük yaşlardan itibaren Deliorman’da bulunan ve bir
nevi “halk mektebi” olan odalarda “eğitim” görür. Bazen mecilerde çalışırken,
bazen cami odalarında, bazen de itibarlı kişilerin odalarındaki kahve
muhabbetlerinde Nutfullah Bey çok şeyler “kapmış”tır. Biribirinden güzel
hikâye, kıssa ve menkıbeleri, bazı Nüvvâblı efendilerden derin bilgileri,
biribirinden güzel anlamlar taşıyan şarkı ve türküleri hep bu meclislerde öğrenir.
Genç yaştan
itibaren tarla işleriyle uğraşan Demirciköylü Nutfullah, 1950’li yıllardan
itibaren Şeytancık’ta marangozluk yapar. Köyünden gidip gelerek ekmek parasını
el hüneriyle çıkarmaya çabalar ve yıllarca bu alanda çalışır. Bu esnada farklı
zaman ve zeminlerde “ecdat, büyükler ve ana-babadan” öğrendiği şarkı ve
türküleri söyleyerek halk arasında nam salır. Bu yüzden 1965 yılında Sofya
Radyosunun Türkçe Yayınlarından bir heyet Deliorman’a türkü ve türkücü aramaya,
kültürel varlığımızı kaydetmeye geldiklerinde marangoz Nutfullah’ı bulurlar. İş
yerine gelip buluşmaları, sesini ve yorumunu duymaları sonucu Demirciköylü
Nutfullah’ı Sofya’ya davet edip söylediği 8 şarkıyı radyoda kaydederler. Ertesi
sene tekrar davet edilir, 5 şarkısı daha kaydedilir ve böylece Deliormanlı
büyüğümüz o yıllarda “Nutfullah Recebov” adıyla Sofya Radyosunun arşivine girer.
Yıllardır dinleyicileri birbirinden güzel ve anlamlı şarkılarıyla sevindirir.
Rumeli
Türküleri meşhurdur, fakat Nutfullah Beyin kalbinde klasik Türk musikisi yer eder.
O yüzden onun en sevdiği yanık şarkılardan biri, güftesi Halit Bekir’e, bestesi
ise Mısırlı İbrahim Efendiye ait rast makamında okunan şu sözlerden oluşur:
“Sevmediklerinle
gönül avutma
Hasrete
yolcuyum beni unutma
Kalbini aşkıma
ateşli tutma
Hasrete
yolcuyum beni unutma.”
Deliorman’da
bugün bu güzelim şarkıları söyleyecek insan kaldı mı bilmiyorum, ama bu
şarkıları söyletecek irfanın kalmadığından eminim ve Rabbim bizi tekrar
aslımıza döndürsün demekten kendimi alamıyorum.
İşte bu anlam
ve duygu yüklü şarkıları terennüm ederek günlerini geçiren Nutfullah Bey, 1984
kışı gelince söylediklerini gizlice ve hatta bazen sessizce söylemeye başlar! Fakat
bu karanlık devir uzun sürmez ve Şeytancık garasından Edirne’ye trenler
kalkmaya başlar. Bunun sonucunda Nutfullah Recebov da Türkiye’ye gider. Ancak
Anavatanda dokuz ay yaşadıktan sonra Deliorman hasreti kendisini kaplar ve dönüp
gelir. O gün bugündür 1970 yılında yerleşitiği Şeytancık’ta hayatını
sürdürmektedir.
On sene önce
eşini kaybeden Nutfullah Receb, şimdilerde kızı Behra Hanım ile birlikte huzurlu
bir ihtiyarlık yaşamaktadır. Sofya Radyosunda şarkılarını kaydettiği sırada
dünyaya gelen oğlu Fuat ise İstanbul’da ikamet etmektedir. Türkiye’de
mühendislik ve hâkimlik yapan torunlarıyla gurur duymaktadır.
Nutfullah
Receb, Deliorman’da gönül yakan şarkıları ve tatlı sohbetlerinin yanı sıra
yanık sesiyle okuduğu mevlitler ve Kur’ân-ı Kerim’den tilâvet ettiği aşr-ı
şerifler ile de tanınır. Yıllarca Şeytancık’ta imamlık yapan kardeşi ile bir
ağızdan okudukları mevlitleri şu anda tek başında okur, kardeşinin mihraptaki
yerini ise birkaç seneden beri doldurmaya çalışır.
“Geceleri
saymazsak, yaşım 45” deyen Nutfullah Receb, ileri yaşına rağmen, birçok genç
imama taş çıkartacak kadar hareketli, tatlı diliyle hoşsohbetli ve kahve
ikramıyla da kerametli bir Deliormanlıdır. Bizi yoldan alıkoyup evinin cennet
köşesi bahçesinde Behra Hanımın kotardığı kaymaklı kahvelerimizi yudumlarken
gözleri bazen parlayan, bazen de yaşaran ve her daim Cenâb-ı Mevlâya şükreden
Nutfullah Hoca yine derinlere dalıyor:
“Yine aldı gam beni,
Öldürürsün sen
beni,
Gam için mi
yarattın,
Kadir Mevlâm
sen beni.”
Allah kendisine hayırlı uzun ömürler versin!
Not: Nutfullah Revebov'un kısa bir videosunu izlemek için tıklayınız:
https://youtu.be/0ncZYM57i9M
Vedat S. Ahmed
Коментари
Публикуване на коментар