Bulgaristan Türklerinin Asırlık Çınarı, Mümtaz Münevveri
ve Dava Adamı:
OSMAN KILIÇ HOCA
(1920-2021)
Asıl adı Osman Hüseyinov Saliev olan Osman Kılıç, 4 Mayıs 1920 tarihinde Kemallar (İsperih) kazasının Kılıç (Nojarevo) köyünde doğmuştur. Köyüne nisbeten Kılıç soyadını alan Osman Salih, ilk okulu köyünde, Türk rüşdiyesini (ortaokulu) ise Kemallar ile Razgrad kasabalarında bitirdikten sonra Şumnu’daki Nüvvâb Medresesine kaydolmuştur. 1939-1940 eğitim yılında Nüvvâb okulunun Tâlî (Lise) Kısmından mezun olup diploma almıştır.
Başmüftülük,
Nüvvâb’ın en iyi, akıllı, calışkan ve atılgan oğrencilerinden biri olan Osman Kılıç’ı
Sofya Üniversitesinin Dil, Tarih ve Edebiyat Fakültesine yazdırmak için çok
gayret sarf etmiş, uzun yazışmalar yapmıştır. Ancak İkinci Dünya Savaşı yıllarında
Bulgar üniversitelerine Türk almadıkları, ayrıca Nüvvâb okulu Bulgar liselerine
tam anlamıyla denk kabul edilmediği için Osman Kılıç üniversiteye
kaydolamamıştır. O yüzden tekrar Nüvvâb’a dönerek okulun Âlî (Yüksek) Kısmında
okumaya başlamıştır. Oradan 1943 yılında mezun olmuş ve hemen Şumnu’nun Kılâk
Türk mahallesinde bulunan özel Türk ilkokuluna öğretmen olarak atanmıştır.
Ertesi ders yılında ise Şumnu Türk rüşdiye mektebine öğretmen olarak geçmiştir.
Oradan da yine Şumnu’daki
Medrese-i Aliyeye öğretmen olarak görevlendirilmiştir.
Medrese-i Aliyede talebe
okuturken Nüvvâb Medresesinde de ders vermeye başlamış ve 1946 yılında Nüvvâb’ın
kadrolu öğretmenleri arasına katılmıştır.
Bu arada Bulgaristan’ın ilk
Başmüftüsü, âlim ve fâzıl Şumnulu Hocazâde Mehmed Muhyiddin Efendi’nin kızının
kızı Nezihe Hanım ile evlenmiş ve bu evliliklerinden Mübeccel adında bir
kızları dünyaya gelmiştir.
Okulda İslâm tarihi dersleri
okutan Osman Kılıç, meslektaşları arasında en genç olması ve öğrencilerle çok
yakından ilgilenmesiyle temayüz etmiştir. Ayrıca çok güçlü hitabeti onu her
zaman ön plânda tutmuştur. O dönemdeki hocaların pek fazla Bulgarca
bilmemelerine rağmen, Osman Kılıç Bulgarcayı da çok güzel konuşan ve devrin en
üst düzey yöneticilerine tercümanlık yapan biri olmuştur. Hatta Deliorman
halkına hitaben bir konuşma yapan dönemin Devlet Başkanı Vasil Kolarov’un da
tercümanlığını yapmış ve büyük bir beğeni kazanmıştır.
Ancak 14 Nisan 1948 tarihinde
beş öğrencisiyle tutuklanarak Türkiye lehine “casusluk” suçuyla itham edilen
Osman Kılıç’a idam cezası verilmiştir. Birçok işkencelere maruz bırakılarak
günlerce, aylarca her gece idamının infazını bekleyen Osman Kılıç’ın cezası önce
müebbede değiştirilmiş, daha sonra da 20 yıla indirilmiştir. Şumnu, Varna,
Belene, Persin ve Plevne hapisane ve kamplarında büyük işkencelere maruz
bırakılarak verilen cezayı çeken Osman Kılıç, çalışma ve aflar sonucunda 15 yıl
mahkûmiyetten sonra 7 Temmuz 1962 tarihinde serbest bırakılmıştır.
Mahkûmiyeti esnasında Bulgaristan
Türkleri büyük bir göç yaşadığı 1950-1951 yıllarında eşi ve biricik kızı
Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmışlardır. Bu yüzden Osman Kılıç Hoca,
mahkûmiyetinin sona ermesinden sonra da uğruna mücadele verdiği Müslüman-Türk
kimliği ciddî bir asimilasyona uğratıldığı için özgürlüğünün tadını alamamıştır.
Ocak 1965 yılında Türkiye’ye göç edene kadar bir “açık hava hapishanesi”nde
yaşamıştır.
Büyük zorluklar sonucu Türkiye
devletinin desteğiyle 1965 yılında Türkiye’ye göç etmiştir. Anavatana vardıktan
sonra bir yaşında ayrıldığı kızını 20 yaşında bir öğretmen olarak bulmuştur. Orada
TRT ve Dışişleri Bakanlığında görev yapmış, devletler arası en üst düzeyde
tercümanlık, hatta komünist dictator Todor Jivkov’a bile yeri geldiğinde ustaca
tercümanlık yapmıştır. Türkiye’deki resmî görevleri dışında Bulgaristan
göçmenlerinin teşkilâtlanma çalışmalarına da büyük katkıları olmuştur.
46 yıl aradan sonra Türkiye
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün heyetinde 2011 yılında Bulgaristan’ı ziyaret eden
Osman Kılıç, vefat ettiği 17 Haziran 2021 tarihine kadar Ankara’da yaşamış,
birbirinden değerli eserler kaleme almış ve son demlerine kadar Müslüman Türk
dünyasının dertleriyle dertlenmiş, hassaten Bılgaristan Türklerinin kimliğinin
korunması hususunda her fırsatta hakimane fikirleriyle yol gösterici olmuştur.
Bütün çilelerine rağmen asırlık
çınar gibi dimdik ayakta duran Osman Kılıç Hoca, çektiği acılarını ve
Bulgaristan Türklerinin kaderini “Kader Kurbanı” adlı eserinde anlatmıştır. Onun
diplomatik tecrübesini ve engin İslâmî bilgilerini ortaya koyan “İslâmda
Sevgi”, “Damlalar”, “İslâmın İntişarı”, "Davet ve Diyalog", “46 Yıl Sonra Bulgaristan’da : Kutsal
Topraklarda Bir ay” adlı kitaplarının yanı sıra farklı dergi ve gazetelerde
neşredilen birbirinden değerli Bulgaristan Türkleri ile ilgili yazılarını
içeren “Mukaddimeler, Makaleler, Sunumlar ve Hakkında Yazılanlar” başlıklı
derleme eseri de yayınlanmıştır. Burada bir parantez açarak bir sene önce Hakka
yürüyen Osman Kılıç Hocanın talebelerinden Dr. İsmail Cambazov, hocasının
hayatını ve yaşadıkları zorlukları başka bir perspektiften ele alarak “Osman
Kılıç Mahkemesi’nin Perde” Arkası adlı önemli bir eser kaleme aldığını da
belirtmek faydalı olacaktır.
Bulgaristan Türklerinin “millî
kahramanı” tabirine lâyık olan Osman Kılıç Hoca, yürüttüğü mücadele, kaleme
aldığı eserler ve farklı vesilelerle Deliorman’a has bir tınısıyla “Aziz
Kardaşlarım” diyerek başladığı birbirinden değerli sohbet, konuşma ve
konferanslarıyla Bulgaristan Türklerinin millî davasına bağlı kalarak ardından
gelen nesillere ışık tutmuştur. 17 Haziran tarihinde canlı bir bilinçle son
nefesini vermezden önce İmam Buharî ve mezhep önderimiz İmam-ı Azam Ebû Hanife
hazretlerini yad ederek fani dünyaya gözlerini yummuştur. Merhum ve mağfur Osman
Kılıç Hoca, ardında kızı Mübeccel ve torunları ile binlerce sevenini
gözyaşlarına boğarak bırakmıştır. Kendisini ve temsil ettiği milletini yok
etmeye çalışan komünizmin yıkılışını izleyen ve yaşadığı hapis hayatının iki
katını ondan sonra kendisine yaşama lütfunda bulunarak Allah’a kulluğunu arz
etmiştir. Cenaze namazı 18 Haziran 2021 tarihinde ikindi namazı sonrası Asrî
Cebeci Mezarlığı Cebeci Camisinde kılınıp naaşı toprağa verilecektir.
Bu arada 101 yaşındaki
çınarımız Osman Kılıç Hocanın vefatını haber alan Bulgaristan Müslüman-Türk
topluluğu hatırını yad ederek başta dünyaya geldiği Kılıçköy ve defalarca
secdeye kapandığı Şumnu Şerif Halil Paşa Camisi olmak üzere birçok camide
salâlar getirildi. Yine talebesi ve müderrisi olmakla her zaman iftihar ettiği
Nüvvâb Medresesinin varisi olan Şumnu Nüvvâb İmam Hatip Lisesi öğrencileri ve
öğretmenleri başta olmak üzere birçok muhibbinin iştirakiyle hatimler yapıldı,
dualar okundu. Cenâb-ı Allah yapılan bütün hayır ve hasenattan ruhunu haberdar
etsin. Mekânı cennet olsun!
Vedat S. Ahmed
Коментари
Публикуване на коментар