Rusçuk Osmanlı Şehbender Vekâleti
Aded 473/94
Bih
SOFYA SEFÎRİ
ATÛFETLÜ FETHİ BEYEFENDİ HAZRETLERİNE
Atûfetlü Efendim
Hazretleri
Müftü intihâbâtı meselesi meydân
alır almaz Rusçuk Müftülüğüne dört beş nâmzed birden zuhûr etmiş ise de bir
ikisi Rusçuk Müslümânları tarafından iknâ edilerek nâmzedliklerini geri
aldıklarından yalnız Müftü-i sâbık Hacı Sâlim Efendi ile Burgaz Müftüsü Hacı
Emîn Efendi kalmış idi. Bu defa hükûmet-i hâzıra ve
mensûbîni Hezargrad Müftüsü Sâlih Efendiyi Rusçuk Müftülüğüne intihâb
ettirebilmek için Hezargrad ikinci sınıf müftülüğünü müftü vekâletine tebdîl ve
idâreten Rusçuk sancağına tâbi olan Hezargrad’ı ve binaenaleyh Kemallar Müftü
Vekâleti mıntıkasını müftü intihâbâtında dahi Rusçuk’a rabt etmiş olduğundan ve
zâten Rusçuk ehâlî-i İslâmiyesi arasında bu sene evkâf idâresinde vukû bulan
hâlât ve şimdiye kadar hükûmetin tayîn ettiği beş muvakkat komisyonun evkâf
idâresi ve müftülük tarafından birer sûretle reddedilmelerinden dolayı hâsıl
olan iki cereyân münâsebetiyle nefs-i Rusçuk ehâlî-i İslâmiyesinin intihâb
edeceği 60 müntehib-i sânî iki taraf olduklarından tabiî kazâ müntehib-i
sânîleri de bu iki cereyândan birine iltihâk ederek iki kısma ayrılacaklarından
Rusçuk Müftülüğü dâiresinin çıkaracağı 180-200 müntehib-i sânîye karşı
Hezargrad’ın çıkaracağı 300 kişinin – ki umûmiyetle Sâlih Efendi için rey
verecekleri muhakkak addediliyor – intihâbı kazanacağına kat‘î bir nazarla
bakılmaktadır.
Evvelki gün Rusçuk Mutasarrıfı
müftülüğe gönderdiği bir tahrîrâtta beşinci defa olmak üzere Hacı Şerîf-zâde
Yusuf Efendi, Cafer-zâde Ahmed Efendi, Hâfız Sâdık Efendi, Batak Emîn Aga ile
Saatçı Hasan Efendilerin muvakkat evkâf komisyonu tayîn edildikleri ve
bunlardan Hacı Şerîf-zâde Yusuf Efendinin isti‘fâ ettiği berâ-yı ma‘lûmât arz
olunur, ol bâbda emr ü fermân hazret-i men lehü’l-emrindir.
Fî 30 Nisan 1915
Rusçuk Şehbender
Vekîli: /imza/
Еle aldığımız vesika,
Osmanlıca yazılmış olup 30 Nisan 1915 tarihini taşımaktadır. Osmanlı’nın Rusçuk
Şehbender Vekâletinden, yani konsolosluk vekili tarafından Sofya
Sefiri/Büyükelçisi Fethi (Okyar) Beye yazılmıştır. Konusu ise yaklaşmakta olan
olan sancak müftülerinin seçimi, muhtemel adaylar, siyasî etkiler, destekleyen
gruplar ve seçimde veilecek desteğin boyutlatıdır. Rusçuk şehri, Bulgaristan
Türklerinin tarihinde iktisadî, kültürel, ve dinî bakımdan en önemli
yerlerdendir. Bu sebeple oradaki gelişmeler her bakımdan hem Bulgaristan hem
Bulgaristan Türkleri hem Osmanlı hem de bazı başka devletler tarafından dikkatle
izlenmiş, dengeler muhafaza edilmeye çalışılmıştır. Bu açıdan bakıldığında
Osmanlı kurumları arasında Rusçuk Müslümanları ve onların dinî idaresi hakkında
mütalaaların yapılmış olması, yakinen izlenmiş olması pek tabiîdir.
Müftülük meselesi
Bulgaristan Müslümanları açısından hayatî öneme sahip olduğu gibi, devlet
açısından da mühim bir mevzudur. Malûm, 1878 yılında prenslik olarak varlık kazanmasıyla Bulgaristan yeniden yapılanmaya başlamıştır. Bu
esnada dinî teşkilât düzenlenmiş ve Müslümanların dinî idaresi de oluşturulmuştur,
daha doğrusu birtakım yeni uygulamalara başvurularak Osmanlı’dan gelen müftülük
sistemi yeni şartlara göre devam ettirilmiştir. Müslümanların dinî idaresi,
yerelde cami ve vakıfları yönetecek encümenlerden oluşturulmuş, sancaklardaki dinî
hizmetleri yürütmek için de müftülükler ve onların idaresi altında bazı kaza
merkezlerinde müftü vekillikleri kurulmuştur. 1910 yılından itibaren de bütün
Bulgaristan’daki dinî hizmetlerin başı olmak üzere Başmüftülük tesis
edilmiştir.
Daha Geçici Rus İdaresi
(1878-1879) döneminde teamüllere uyularak 1879 yılının Mart ayında belli başlı
merkezlerde muhtar, imam ve eşraftan bazı kimselerin katılımıyla seçim yapılmış
ve ilk müftüler bunun sonucu görevlendirilmiştir. Ancak daha düzenli müftü
intihabı 1880 yılında yürürlüğe giren dinî idarelere dair geçici bir kanunî
düzenlemeye istinaden aynı yılın Temmuz ayında yapılmıştır. İlk seçimlerde bile
ciddî tartışmalar yaşanmış, partizanlıklar olmuş, devletin bazı müdahaleleriyle
karşılaşılmıştır. Buna rağmen müftülük teşkilâtı zamanla oturmuş ve ağır aksak
işlemeye başlamıştır. Ancak müftü seçimi sırasında yaşanan tartışma ve zaman
zaman vukû bulan kavgalar, seçilen müftülerin çalışmasının devletçe
onaylanmaması, engellenmesi, siyaseten müftülük açılıp kapanması gibi durumlar
yaşanmaya devam etmiştir.
Dinî idareye nizam vermek
için 15 Eylül 1895 tarihinde yürürlüğe giren Müslümanların Dinî İdaresine Dair
Muvakkat Talimatname, dinî idarenin belirlenmesi ve bu bağlamda müftülük
seçimleri de bu talimatnameye göre düzenlenmiştir. Bu resmî belgeye göre,
müftüler, seçim hakkı olan Müslümanlar tarafından seçilir. Seçimler ise sancak
mahkeme heyetlerinin geçici üyelerinin seçim usûlüne göre düzenlenir. Bu da iki
dereceli seçim sistemi demektir. Yani müntehib-i evveller, birinci derecedeki seçmenler, ikinci derecedeki seçmen olan müntehib-i
sânîleri seçerler, onlar da seçilecek kişileri, ele aldığımız konuda müftüleri
seçerler.
Normal şartlarda 1915
yılında Başmüftü ve sancak müftüleri seçimi olması gerekmektedir. Fakat harp
yılları ve karışık siyasî ortam sebebiyle Başmüftü seçimi yapılmamış, Hocazâde
Mehmed Muhyiddin Efendiden boşalan Başmüfütülük makamı vekâleten idare
edilmiştir. Ancak sancak müftülerinin seçimi yapılmıştır. Elimizdeki vesika bu
konuda hazırlık mahiyetinde neler olduğunu bizlere aktarmaktadır.
Vakıfları ve dinî hayatıyla
ön planda olan Rusçuk Müftülüğüne önce 4-5 aday çıkmış, ancak Rusçuk
Müslümanlarının teşebbüsleri sonucunda çekilenler olmuş ve geriye Rusçuk
Müftüsü Hacı Salim Efendi ile Burgaz Müftüsü Hacı Emin Efendi kalmışlardır.
Ancak hükümetin idarî bölgelerde ve müftülük statülerinde yaptığı
değişikliklerle adaylığı söz konusu olan Hezargrad Müftüsü Salih Sâib Efendiyi
destekler gözükmektedir. Ancak vesikada geçmese ve seçimin kazananı belli olmasa
da Rusçuk Müftülüğü belirli bir dönem vekâleten yürütüldüğü, bu görevi daha
sonra Başmüftü olan Abdullah Sıdkı Efendi de bir müddet vekâleten üstlendiği
başka kaynaklarca belgelenmiştir. Buradan seçimin yapılmadığı veya hükümetin
onayının alınamadığı anlaşılmaktadır. Müslümanların müftülük intihabı
meselesine duyarlı olması sevindirici bir olay, farklı yaklaşımların olması da
takdire şayan, ancak hükümetin birtakım idarî müdahalelerle Müslümanların iç
işlerini etkilemesi de söz konusudur. Böyle olmakla birlikte Müslümanların
tutumu her zaman etkili olduğu da bir hakikattir.
Aliosman Mehmed
"Müslümanlar" dergisi, Sofya, Haziran 2021, sa. 6 (318), s. 14-15.
Коментари
Публикуване на коментар