Bulgaristan’ın
En Eski Camilerinden
YANBOLU’DAKİ
ESKİ CAMİ
Trakya ovasının
münbit topraklarında Tunca nehrinin sularıyla beslenen Yanbolu (Yambol) kasabası,
Bizans ile Bulgaristan arasındaki sınır bölgede bulunması ve devamlı
saldırılara uğraması sebebiyle nüfussuz kalarak neredeyse haritadan silinen
Diampolis kalesinin XIV. asrın üçüncü çeyreğinde Osmanlı tarafından
fethedilmesiyle büyüyüp gelişmeye başlamış ve önemli bir merkeze dönüşmüştür. Bir
Osmanlı kaza merkezi olan Yanbolu’ya Anadolu’dan Karahisar, Aladağ, Bitlis,
Karesi, Danişmend ve Sökeli yörük Türkmenler ve Tatarları yerleştirilerek
İslâm’a boyamıştır.
Birçok değerli
mimarî ve kültürel esere sahip Yanbolu’da 1595 yılında 407 Müslüman, 110 da
Hristiyan hanenin yaşadığı ve Müslümanların hizmetinde 3 cami ile 8 mescidin
bulunduğu vesikalarda kayıtlıdır. 1830 yılında da 11 caminin varlığı tespit
edilmiştir. 1293/1876 yılı Salnâmesine göre, Edirne vilâyeti İslimye sancağı
Yanbolu kasabasında 11 cami, 1 mescit, 1 medrese, 4 tekke/hankâh, 5 mektep, 11
çeşme, 1 saat kulesi, 2 hamam ve 35 han bulunuyormuş, bir de bugün şehir
merkezini süsleyen bedesten tabiî. Bazı kaynaklar cami sayısını 14, tekke
sayısını da 7’ye kadar çıkarmıştır. Bunlar arasında Mustafa Ağa, Bali Subaşı, Sofular
(Noktacızade Şeyh Mehmed), Hacı Yusuf,
Kara Ali Bey, Kadı Yusuf, Kasap Hasan, Hacı Mustafa, Salih Paşa,
Süleyman Ağa, Ulûfecizâde Mehmed Efendi, Gazanfer Ağa, Valide (Hafise) Sultan,
Hacı Halil, İsmail Hakkı Paşa camileri anılmaktadır:
Bunlardan
günümüze ne kaldı derseniz, şehir merkezini süsleyen bedestenle karşısındaki
Eski Cami diyoruz. Bu mabet, Cami-i Atik, Cami-i Kebir, Mustafa Ağa Camisi, Ebû
Bekir Camisi gibi adlarla da bilinmektedir. Yapılış tarihiyle ilgili farklı
görüşler bulunmaktadır. İ. Tatarlı, dayanak göstermedene caminin Eski Zağra’daki Hamza Bey
Camisi ile benzerliklerinden dolayı XV.
asrın başında yapıldığını ortaya atmıştır. Bulgar literatürü ve halk arasında genelde bu görüş hâkimse
de M. Kiel, yerinde yaptığı gözlemler ve yapılan arkeoloji çalışmaları
sonucunda caminin tarihini 1375-1385 yıllarına götürmüştür. Cami mimarisi
uzmanı L. Mikov da sözü edilen iki görüşü telif ederek XIV. asrın sonu ve XV.
asrın başında yapıldığını kabul etmektedir. M. Kiel’in görüşü oldukça isabetli
gözükmesi sebebiyle Eski Caminin Bulgaristan’ın ayakta kalan en eski camisi
veya camilerinden biridir diyebiliriz.
1667 yılında Yanbolu’yu ziyaret eden ve güzelliklerini tasvir eden Evliya
Çelebi, şehirde bulunan 7 cami ile 10 mescit ve zaviyeyi bildirdikten sonra en
merkezî konumda bulunan Eski Camiyi şöyle vasfetmiştir: “Cümleden mamûr u
müzeyyen ve mükemmel ve kâr-ı atîk ve cemâat-i kesîreye mâlik kân-ı sıddîk,
Eski Câmi nâmıyla müteârif bir mabedgâh-ı kadîmdir ki, bir yeniçeri ağası inşâ
etmiş, rusâs-ı hâs ile mestûr bir câmi-i nûrdur. Minâresi çâr-kûşe
kulle-misâldir. Ve hareminde âbdesthâne şâzrevân-ı Hanefîleri var. Ve harem
etrâfında mamûr medreseleri var ulu câmidir.”
Buradan camiyi yaptıranın “yeniçeri ağası” olduğu anlaşılıyor. İsim verilmemesi
sebebiyle bu zatın kim olduğunu tam olarak bilemesek de farklı kaynaklardan
Mustafa Ağa olduğu ve caminin işleyişini ve bakımını sağlamak için 5 köyün
gelirini vakfettiğini öğrenmekteyizmiştir.
Caminin bir inşa ve gelişim süreci de söz konusudur. Restorasyon
çalışmaları sonuçlarından anlaşıldığına göre, önce tek kubbeli ve üç revaklı
olarak kare planlı yapılan caminin sağ ve sol duvarları zamanla açılarak iki kanadı
ilâve edilmiş ve bu muhtemelen 1400’lü yılların başında olmuştur. Yine aynı
dönemde şadravan ve medrese yapıldığı sanılmaktadır. Cami avlusundaki medrese
1940’lara kadar 4 odalı mektep olarak çalışmıştır. İlâveten caminin haziresi de
bulunuyor ve oraya önde gelen kişiler defnediliyormuş. Ama zamanla bunların
hepsi yok edilmiştir.
Yanbolu’yu ziyaret eden F. Babinger, kısaca camiye de değinmiş ve
süslemelerinin 1830-31 yılında Aşçızade Ahmed tarafından yapıldığı yazdığını bildirmiştir.
Anlaşılan o yıllarda da tamir görmüştür. 1870’li yıllarda da bir tamir gördüğünü
ve minaresinin de bu dönemin bazı izlerini taşıdığını yaptığı incelemelerden
hareketle E. H. Ayverdi ifade etmiştir. Caminin bugünkü duruma gelişi, 1970’li
yıllarda mimar N. Muşanov yönetiminde yapılan restorasyon çalışmaları sonucu
olmuştur. Bu çalışmalara binaen 1979 yılında millî kültür eseri olarak ilân
edilmiştir.
Tarihî süreç esnasında Eski Cami iki defa Müslümanların elinden alınmaya
çalışılmıştır. Birincisi son Rur-Türk Harbi esnasında olmuş ve 1881 yılında
cami kilise yönetiminin elinden bin bir zorlukla alınabilmiştir. Komünizm
dönemindeki restorasyondan sonra da devlet camiyi konser salonuna çevirme
teşebbüsünde bulunmuşsa da demokratikleşme sürecinin başlaması ve gayretli
Yanbolu Müslümanlarının çabaları sebebiyle cami ibadete açık kalmıştır.
Cuma günleri ve vakit namazlarına açık olan caminin imamlığını Rusçuk İmam
Hatip Lisesi mezunu gayretli Arif Arif hoca yapmaktadır.
Yazı, Başmüftülük tarafından yayınlanan "Müslümanlar" dergisinin 5/2019 sayısından alınmıştır.
Коментари
Публикуване на коментар