SANA SIĞINIYORUM ALLAH’IM!
اللَّهُمَّ إنِّي أعُوذُ بِكَ مِنَ البُخْلِ، وَأَعوذُ بِكَ
مِنَ الجُبْنِ، وَأعُوذُ بِكَ أنْ أُرَدَّ إِلَى أَرْذَلِ العُمُرِ، وَأعُوذُ بِكَ
مِنْ فِتْنَةِ الدُّنْيَا، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ القَبْرِ
“Allâhümme innî eûzü bike mine’l-buhli, ve eûzü
bike mine’l-cübni, ve eûzü
bike en üradde ilâ erzeli’l-umuri, ve eûzü bike min fitneti’d-dünyâ, ve eûzü bike min azâbi’l-kabri.”
“Allah’ım! Cimrilikten sana sığınırım! Korkaklıktan da sana
sığınırım! Ömrün
en düşük çağının zorluklarından da sana sığınırım! Dünya
fitnelerinden ve kabir azabından da sana sığınırım.”
Başta Buhâri’nin “Sahih”inde olmak üzere farklı hadis kaynaklarında
nakledilen bu dua bizlere çok şeyler söylüyor. Aslında Peygamber Efendimizin
dilinden dökülen bu yakarış, bir anlamda Kur’ân-ı Kerim’in son iki suresi olan
Muvvizeteyn, yani Felâk ve Nâs’ın devamı mahiyetindedir. Peygamber Efendimizin
insan için tehlikeli olduğundan dolayı kendilerinden Allah’a sığındığı farklı şeyler
var. İşte bu duadaki zikredilen ve Peygamberimizin sığındığı tehlikeler:
Cimrilik: Allah’ın emaneti olan nimetleri, malları kıskanmaya,
pintilik etmeye buhl/cimrilik denir. Yani nimetleri paylaşmaktan kaçınmak, boynunun
borcu olan zekâtı vermemek, sadaka ve infaktan uzak durmak. Bu, insanın şefkat,
merhamet, insanlık duygularını yok eder, toplumdan tecrit eder ve
yalnızlaştırır. Müslüman cömert insandır. Cimrilikten uzak durur, mal bağımlısı
olmamak için Allah’a sığınır.
Korkaklık: Müslüman cesur insandır, çünkü hakka inanır, hakkı
savunur. Korkaklık, zayıflık alâmetidir. Allah’a iman noktasında pürüz olduğunu
gösterir. Korkak insan pısırıktır. Atması gereken adımları atmaz, hakkı
savunmaz, mazlumun yanında olmaz. Yalan, yağcılık, ikiyüzlülük yapar. Allah
korusun!
İhtiyarlık düşkünlüğü: İnsan hayatı mevsim mevsimdir. Her dönemin
kendine göre güzellikleri ve sıkıntıları var. Can tatlıdır. İnsan ileri yaşlara
kadar yaşamayı arzu eder. Ancak ihtiyarlıkta fizikî bünye zayıflar, insan kendi
ihtiyaçlarını görmekte zorluk çeker, abdestini tutamaz. Aklî gücü azalır,
unutkanlık hâsıl olur, ileri geri konuşmaya başlar, namazın erkânını
karıştırır, hem kendisine hem de çevresine sıkıntı vermeye başlar.
Çocuklaşır... Çocukluk masumiyettir, ama ileri yaşta çocuklaşmak normal bir şey
olarak görülmez. İhtiyarlığın sıkıntıları çoktur. O yüzden Peygamber Efendimiz,
bâr/yük olmak yerine yâr/dost yanında olmayı tercih etmiştir.
Dünya fitnesi: Dünya içindekilerle caziptir. Hiç kimse kolay kolay
dünyayı terk etmek istemez. O kadar cazip, fettân ve göz alıcıdır ki, ebedî
yurdumuz ahireti unutturur. İnsan dünya peşinde koşarsa, onu hiçbir zaman elde
edemez. O yüzden bırakmalıyız dünya peşinde koşmayı, işte o zaman görürsünüz
onun bizim peşimizde nasıl koştuğunu.
Kabir azabı: Dünya imtihan yeridir, sınavdır. Sınavın ilk sonuçlarını
kabirde görürüz. Kabir hayatı haktır. Münker ve Nekir haktır. Gelip sorarlar ne
yaptığımızı... Eğer dünya peşinde koşup arzu ve şehvetlerimizin kulu kölesi
olduysak vay hâlimize! “Vay ki ne vay” hâllerine düşmemek için çokça dua
edelim, gönülden pası silip Rabbimize yönelelim!
Коментари
Публикуване на коментар