Пропускане към основното съдържание

90 YAŞINDAKİ CANLI TARİHİMİZ DR. İSMAİL CAMBAZOV’A VEFA



Resim: Salih Şabanov
Başmüftülüğün Yayınlar Dairesi 28 Haziran 2018, Perşembe günü saat 18:00’de Dr. İsmail Cambazov için “vefa” programı düzenleyecek.
Programın moderatörü Yüksek İslâm Şurası Başkanı Vedat S. Ahmed ve konuşmacıları da eski Başmüftü Selim Mehmed ve gazeteci yazar Sabri Alagöz olacak.
Nedir bu vefa programı? diye soranlarımız olabilir… Çünkü toplumlar “kıymetlilerinin” değerini çoğu zaman onları kaybettikten sonra anlar. Yıllar sonra “kıymetlimizdir” diye andıkları kişilere hayatta iken hak ettikleri saygıyı vermezler çoğu zaman.
İsmail Cambazov da toplumumuzun kıymetlilerinden biri. Son yıllarda çevremdeki çoğu insanın hep şikâyet ettiğini duyuyorum. Başından geçen onca zorluğa ragmen, Cambazov’u hiç şikâyet ederken duymadım. Hatta o kadar ki, hep yol arar, yol yoktur dedikleri yerlerde bile. Yol gösterir. Yazar. Bilgilerini, tecrübelerini paylaşır.
İlim adamıdır. Yalnızdır ilim adamları. Ama şikayet etmez, “Cahillerin yanına düştüm diye üzülmeyeceksin.” der. Su ve hava nasıl doğalsa, o da cahilliği doğal görür, bilgiyle, sevgiyle sarar toplumun cahilce yaralarını.
Öyle ki, bazen Bulgarca sarar, bazen Türkçe. Aydındır. Aydının dili sözdür en başında. Ama Türkçe de yazsa Bulgarca da yazsa gerçek uğruna yazar Cambazov. Ve gerçek uğruna yaşar!
Hayatını anlatmadım. Çünkü 28 Haziran 2018 tarihinde Sofya Başmüftülük merkez binasında kendisi ile uzun uzun sohbet etme imkanımız olacak.
Belki cahilce sorabiliriz hocaya, belki cahilce gizliden kınayabiliriz de geçmişinin bazı sayfalarını. Ama emin olun, o bilgece cevap verecektir bize. Çünkü hala o aynı güç ve cesaretle toplum için çalışmaya devam ediyor.
Toplumun bu garip gailesine bir türlü anlam veremeyenlerden biri olan ben, bir gün Dr. İsmail Cambazov ve Sabri Alagöz’ü Sofya merkezinde gördüm. Kalabalığın içinde onları ayırt etmemek imkânsız. Telâşlarından tanırsınız onları. “Aydınsın, telâşından belli” diyebilecek kadar. Ama başka bir telâş bu.  Aynı zamanda çözüm üreten bir telaş. Fikir büyüten ve son adımını dahi nesil yetiştirmeye adayan bir telâşla yürüyenlerden biridir Dr. İsmail Cambazov.
Toplumlar kıymetlilerinin değerini çoğu zaman onları kaybettikten sonra anlar demiştim ya. Bazen de “o çoğu zamana” sığmıyor hayatlar. Bulgaristan Müslümanları olarak bu sefer bir aydınımıza hayatta iken az da olsa toplum olarak vefa borcumuzu ödeyebilirsek… Biliyor musunuz, bu çok şey ifade eder!

Kaleme Alan: Özlem Tefikova
Kaynak: www.grandmufti.com


Коментари

Популярни публикации от този блог

Selvi Boylu Minaresiyle Servi (Sevlievo) ÇOBANOĞLU CAMİSİ

Selvi Boylu Minares iyle  Servi (Sevlievo) Kasabası  ÇOBANOĞLU CAMİSİ “Selvi... Karşıdan görünen sevimli minareleri... Türklerden kalma saat kulesi, köprüsü, hükûmet konağı ile bir Türke daha mûnis, daha muhabbetli gibi görünüyor.” Sözleriyle başlıyor 1923 senesinde “Deliorman” gazetesinde yayınlanan “Razgrad’dan Plevne’ye” başlıklı yazı. Devamında kasabadaki Sultan Abdülaziz devrine ait görkemli taş köprüden, Selim Paşa hayrâtı olan çeşmelerden, 1193/1779-1780’de yapılan saat kulesinden, dört sınıflı Türk mektebinden ve gayretli müftüsü Hâfız Sâbit Efendiden söz ediyor... Aslında Servi/Selvi (Sevlievo) kasabası Koca Balkan’ın hemen hemen eteklerinde bulunan bir Türk yerleşim yeridir. 922/1516 yılından kısa bir zaman önce Türklerin iskân edilmesiyle kurulmuştur. Tabiî, civarda başka Türk köyleri de kurulmuş; Akıncılar, Malkoçlu, Ali Fakih, Çadırlı, Ulûfeci gibi isimler tamamen Türklük, fetih, evlâd-ı fâtihân kokuyor. 1516 yılında 18 hanelik yeni bir Türk yerleşim yeri ...

ADIMIZ....

ADIMIZ...   Geçenlerde bir arkadaşla konuşurken “Gene mi bu ad değiştirme meselesi? Bıraksak bir tarafa bu konuyu...” dedi. Ve kendince haklıydı, çünkü kırk yıllık bir yarayı kaşımak, bu olayları yaşayanları karanlık günlere çeviriyor, nâhoş duygulara sebep oluyordu. Kendisini dinledim... Fakat kendimi de haklı görerek “Unutmamalıyız!” diye cevap verdim ve rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in sözünü hatırlattım: “ Ne yaparsanız yapın soykırımı unutmayın, çünkü unutulan soykırım tekrarlanır! ” Siz de şöyle itiraz edebilirsiniz... “Unutmayalım, ama Aliya soykırımdan söz ediyor” diyebilirsiniz... Pek tabiî, bilge adamın soykırım dediğinin farkındayım. Ama bizim adlarımız uğruna yaşadıklarımız da bir nevi soykırım değil mi? Söyleyeceklerimi düşünün biraz... Ve bakmayın siz birilerinin “Soyadönüş Süreci” demesine... Bizim bazı yaşlılarımız o süslü ifadeyi kullanamadığı ya da bilinçli olarak kullanmadığı için onun yerine doğrudan “soykırım” dediğini defalarca duydum. Kaldı ki, Bulgarista...

Mücadeleci Gazeteci ve Çanakkale Gazisi: MAHMUT NECMEDDİN DELİORMAN

Mücadeleci Gazeteci ve Çanakkale Gazisi MAHMUT NECMEDDİN DELİORMAN (1897-1973) Bulgaristan Türklerinin kültürel hayatında önemli bir yeri olan Mahmud Necmeddin (Deliorman), ömrünü gazetecilikle geçiren biri olmakla beraber siyasî ve toplumsal faaliyetlerde de bulunan bir şahsiyettir. Görüş ve çalışmaları sebebiyle Bulgaristan’da yaşadığı dönemde farklı tartışmalar içerisinde yer almış aydının kişiliği, eserleri ve fikirlerinin tanınması, Bulgaristan Müslümanları tarihinin daha iyi anlaşılması açısından önem arz etmektedir.  Mahmut Necmeddin, 1897/1898 yılında Razgrad şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası Hâfızoğulları sülâlesinden Ahmed Ağanın oğlu saraç Salih Efendi, annesi ise Kırımlı Hacı Hasan kızı Ayşe Hanımdır. İlk ve orta (rüşdiye) eğtimini doğduğu şehirde alan Mahmut Necmeddin, Balkan Savaşları sonrasında 16 yaşındayken Sofya’ya gitmiş ve orada Türkçe yayınlanan “Tunca”, “Resimli Türk Sadası” ve “Türk Sadası” gazetelerinde stajyer olarak çalışarak haber toplamış, te...