Bulgaristan’ın doğusunda Koca Balkan dağlarının Karadeniz ile birleştiği
bölgede denize 30 km mesafede bulunan Aydos (Aytos) kasabası asırlarca önemli
bir stratejik konuma sahip olmuştur. O yüzden zaman zaman saldırılara uğramış,
tarümar edilmiştir. En büyük darbelerden birini 1206 yılında Haçlı ordularından
alan Aydos kalesi, uzun zaman toparlanamamıştır. Sultan Murad Hüdavendigâr
öncülüğündeki Osmanlı askeri tarafından 1368 yılında savaşsız fethedilen kasaba
gelişerek XVI. asırda 7-8 bin nüfuslu önemli bir kaza merkezi hâline gelmiştir.
Kasaba ve bölgede yoğun Türk nüfusu yaşamakla birlikte eskiden beri gayr-ı
müslimler çoğunluktur.
Evliya Çelebi, kasabayı ziyaretinden bahsederken 5 mahalle ve 5 mihraplı olduğunu
bildirmektedir. Başka kaynaklarca teyit edilen mahalle sayısına ilâveten bir
gayr-ı müslim, bir de Kıptî mahallesi söz konusudur. Bazı vakıf belgelerini
incelemek suretiyle tespit edebildiğimize göre, kasabada en az 7 cami varmış.
Şöyle: Daha önce Varaka Gâzî mahallesinde var olan Varaka Gâzî Mescidi yeniden yapılarak
Hacı Osman Ağa Camisi meydana gelmiş; Musa Subaşı mahallesindeki mescit camiye
dönüştürülmüş; Kâtib Ali ve Akçeşme
mahallelerinde birer mescit bulunuyormuş; Tuzcu mahallesinde Zigetvarlı Seyyid
Hacı Mustafa Ağa Camisi ve Ahmed Haseki Mescidi çalışıyormuş. Buna ilâveten
Şehid Mehmed Paşa’nın kızı Tuzcu mahallesinde bir mescidi onararak yeniden
topluma mal etmiştir. Bu, Ahmed Haseki mesicdi midir, yoksa başka bir mescit
midir elimizde kesin bilgi bulunmamaktadır. Bir de Aydos’un merkezinde, çarşıda
ve köprü başında konumlanan Bayezid-i Velî Camisi vardır ki, civarı Cami-i
Şerif Mahallesi olarak zikredilmiştir.
1582 yılında Aydos’tan geçen Alman seyyah Martin Grünevegs kasabayı anlatırken
kurşun kaplı minareye sahip camiden bahsetmiştir. Anlaşılan bu cami bugüne
kadar ulaşan camimizdir. Şehre uğrayan Evliya Çelebi de Aydos kasabasının
merkezinde köprü başında yaptırılan minareli ve kiremit ile örtülü bakımlı bir
câminin bulunduğunu ve bol cemaatinin olduğunu, bir de caminin Yıldırım Bayezid
tarafından yapıldığını bildirmektedir. Ancak Aydos şehrindeki hayırseverlerden Ömeroğlu
Hacı Osman Ağa ve Hacı Yusuf Ağa’nın vakfiyelerinde ise bu mabet Cami-i Kebir
ve Bayezid-i Velî Camisi olarak zikredilmektedir. Eldeki verilere göre, caminin
1481-1512 yılları arasında hüküm süren Osmanlı padişahı II. Bayezid döneminde
yapıldığı anlaşılmaktadır.
Caminin ilk kuruluşu ile ilgili belgelere ulaşamamakla birlikte 1700’lü
yılların başından itibaren caminin bakımı ve hizmetleri ile ilgili vakıfların
tahsis edildiği görülmektedir. Çarşı içinde bulunan caminin etrafında hanlar,
dükkânlar ve hamam bulunmaktaymış. Ayrıca caminin kıble yönünde bitişiğinde Haseki
Mustafa Ağa Medresesi ve bir tarafında da Hacı Mehmed Mektebi, avlusu içinde 6
musluk bulunmaktaymış. Mübarek gecelerde kandil yakıp camiyi aydınlatmak için adıgeçen
Hacı Osman Ağa 2 büyük mum vakfetmiş, yaklaşık bir asır sonra Hacı Yusuf Ağa da
11 kandil vakfetmiştir. Dinî hizmetleri yürüten hatibi, imamı ve 3 müezzini
varmış. Kayıtlara göre 1700’lü yılların başlarında caminin hatibi Halim Efendi
olup 1835 yılında müezzin Halil Hasanoğlu’nun vefatı üzerine yerine oğlu
Hüseyin geçmiştir.
1936 yılında Aydos’u ziyaret eden gazeteci Mehmed Celil, kasabada 120 hane,
630 nüfus Türk yaşadığını, okulda 95 çocuk olduğunu, vakfılarının iyi idare
edildiğini ve ihtiyaçlarını karşıladığını, Aydos Müftülüğünün cami yakınındaki
medresede hizmet verdiğini bildirmiştir. Ayrıca verdiği bilgilere göre, Sultan Bayezid
tarafında yaptırılan caminin bir yangında yanıp harap olmuş, bu yüzden halkın
yardımlarıyla cami yeniden yapılmıştır.
Caminin son ciddî onarımı 2016 yılında tamamlanmış olup Türkiye’nin devlet
desteğiyle restore edilmiştir.
Aydos’un tek camisi, tarihî değere sahip bir eser olmakla birlikte mimarî
bakımdan çok fazla bir özelliğe sahip değildir.Diktrötgen planıyla yapılmış
olup dıştan genişliği 15, uzunluğu da 13 metredir. Çatısı kiremitle kaplı,
tavanı ahşaptır. Arka tarafta genişçe mafili bulunmaktadır. Mahfilin arka
kısmında bir küçük ve bir büyük salon bulunmakta olup eğitm ve irşad hizmetleri
için kullanılmaktadır. Geniş ibadet salonu olan caminin eski mihrabına geçen
asrın stilinde perde resmedilmişti, yenisi ise ahşap kaplamalıdır. Minberi de
aynı stilde yapılmış ahşaptandır. Gördüğü tadilâtlar sebebiyle caminin iç
süslemeleri orjinalliğini yitirmişse de restorasyon esnasında sade ve iç açıcı
bir üslupla nakşedilmiştir.
Minaresi caminin kuzeydoğu tarafında yer almakta olup girşi içeriden, son
cemaat mahalli olarak niteleyebileceğimiz mahfilin alt kısmındandır. Minare, tek şerefeli, külâhı kurşunludur.
Caminin arka ve sağ tarafında, muhtemelen sonradan camiye eklenmiş, ticarî
amaçlarla kullanılan vakıf dükkânları bulunmaktadır. Sol tarafında ise
abdestlik ve üstünde Aydos Bölge Müftülüğü ofisi bulunmaktadır. Caminin
pencereleri iki sıralıdır.
Hâl-i hazırda cami, Aydos Bölge Müftülüğü gözetiminde Müslüman Encümeni
tarafından idare edilmekte olup 5 vakitte ibadete açıktır.
Vedat S. Ahmed
Bu yazının biraz daha kısaltılmış hâli Sofya'da yayınlanan "Müslümanlar" dergisinin Mayıs 2018 tarihli sayısında yayınlanmıştır.
Коментари
Публикуване на коментар